Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | considerable [dialect] adv. | büyük ölçüde | ||
A war that turns mainly on the considerable natural wealth of the country. Büyük ölçüde ülkenin önemli doğal zenginliklerine dayanan bir savaş. More Sentences |
||||
General | considerable [dialect] adv. | oldukça | ||
General | considerable [dialect] adv. | epeyce | ||
General | considerable [dialect] adv. | önemli oranda | ||
General | considerable [dialect] adv. | bir hayli |